13 Mart 2010 Cumartesi

Tarih Çevirisi

SUDAN

The northern Sudanese, much like the Boers who adopted a new geographic (Afrikaner) identity, deftly created a new identity for themselves as awlad al-balad, emphasizing their link to the soil and disengaging its former owners—their "black" ancestors. The parallels with the Afrikaner ends with the adoption of the continental identity stripped of its "blackness." Another path was taken by the Brazilians, whose "Africanity," like that of the northern Sudanese, was selectively adopted.73 The ensuing generations of hybridized Sudanese thus took upon themselves the mandate of a "civilizing mission" that equated blackness with the darkness of the jahiliyya and sought to Arabize/lighten and Islamize/enlighten the inhabitants of Sudan. Through campaigns of conquest, conversion, and commerce, which condoned the rape and looting of subjugated communities, a small number of settlers were able to produce and reproduce a new community that over­rode any previous claims to the land by either the indigenous inhabitants or the settlers. The indigenous inhabitants were either exterminated or defeated and disenfranchised, while the settlers were assimilated as the privileged elite of the hybridized polity bent on constructing the territory in their own image. With control over the waters and access to its mineral wealth, the settlers of the first millennium claimed native "rights" by virtue of their representing the multiple entities that made up the old bilad as-Sudan. The northern Sudanese constructed "Arab" identities and genealo­gies and reconstructed Sufi Islam, adapting it to indigenous frameworks of beliefs. They also Sudanized/nativized the religion, thereby selectively appropriating elements from the culture of the settler and the native to create a new synthesis that would privilege the hybridized Sudanese and mar­ginalize both the indigenous communities and Arab settlers.Sudan: The Elusive Quest for Peace, Ruth Iyob, Gilbert M. Khadigala,s,67
Until 1969 the ill-equipped Nuer Anya-Nya had confined their military operations to the provincial capital, Malakal, and to ambushing river traffic, punctuated by occasional firefights at Pochalla in 1963 and Nasir in 1964, but they suffered a severe defeat at Akobo in 1965. Despite the air force flying regular sorties and indiscriminately bombing villages from Malakal to the Ethiopian border, the Nuer Anya-Nya, now equipped with Israeli weapons through Ethiopia, launched a better-coordinated offensive in 1970, ambushing army convoys and sinking a steamer on the Sobat river. After a month of heavy fighting the Nuer Anya-Nya scored their greatest victory in December 1970 and January 1971, capturing Pocahalla, where they killed over 150 Sudanese troops, and seizing a large quantity of arms, ammunition, and even 82mm cannons. During the same winter dry season the Bahr al-Ghazal Anya-Nya, led by officers trained in Israel, systemat­ically mined the major roads to Wau, ambushed an armored column at Tead-Adhol, and ripped up the rails of the strategic railway line to Wau. This startling resurgence of the Anya-Nya, now numbering some 13,000 men throughout southern Sudan, was nonetheless insufficient to drive the northern Sudanese army from the heavily fortified towns in the South. They had, however, clearly demonstrated by 1971 that the Sudanese army was incapable of conquering southern Sudan, leaving President Numayri with no other option but to resolve the Southern Problem by a political solution. (Robert O.Collins A History of Modern Sudan, s, 107-108)

SUDAN
Yeni bir coğrafi kimlik(Africanity) benimseyen Boerler gibi kuzey Sudanlılar da, toprağa olan bağlarını vurgulayarak ve buranın önceki(eski) sahiplerini- “zenci” atalarını devreden çıkararak awlad al-balad olarak kendilerine ustaca yeni bir kimlik yarattılar. Afrikaner(Hollanda asıllı güney Afrikalılar) ile olan paralellikler, zencilikten(siyahlıktan) sıyrılmış kıtasal kimliğin benimsenmesi ile sona erer. Bir diğer yol, Africanity(Afrikalılığı) kuzey Sudanlılarınki gibi seçici olarak benimseyen Brezilyalılar tarafından alındı.  Böylece melezleştirilmiş Sudanlıların sonraki nesilleri, siyahlığı cahiliye döneminin karanlığı ile bir tutan ve Sudan’ın yerlileri için Arap aydınlanmasını ve İslam aydınlanmasını arayan “uygarlaşma görevi” nin mandalığını(boyunduruğunu) üstlendiler. Tecavüze ve zapt edilmiş toplulukların(halkların) yağmalanmasına göz yuman fetih, dönüşüm ve ticari kampanyalar yoluyla çok az sayıdaki göçmen(yerleşimci), ya yerli halktan ya da göçmenlerden gelen toprak iddialarını bastıran yeni bir toplum meydana getirebildi ve geliştirebildi. Kendi kafalarındaki gibi bir ülke inşa etmeye yönelik göçmenler melezleştirilmiş yönetiminin ayrıcalıklı seçkin sınıfı olarak asimile edildiler, fakat yerli halk ya yok edildi veya bozguna uğratıldı ya da mahrum bırakıldılar. Su kaynakları ve maden zenginlikleri üzerinde kontrol gücü ile birlikte 1000 yıldır burada yaşayan göçmenler, eski bilad as-Sudan’ı oluşturan bu çok kimlikliliği temsil etme erdemiyle tabii “hak” iddia ettiler. Kuzey Sudanlılar “Arap” kimlikleri ve şecereleri oluşturdular ve onu yerli inanç çerçevesine uyarlayarak Sufi İslam’ı yeniden inşa ettiler. Ayrıca dini Sudanlaştırdılar/yerlileştirdiler, dolasıyle melezleştirilmiş Sudanlıları ayrıcalıklı kılacak ve hem yerli toplulukları hem de Arap göçmenleri yalnız bırakacak(tecrit etmek) yeni bir sentez yaratmak için göçmen ve yerli halkın kültüründen öğeler benimsediler.
Yeterli donanıma sahip olmayan Nver Anya_Nya, 1969’a kadar askeri operasyonlarını eyalet başkenti Malakal ve 1963’de Pochalla’daki ve 1964’de Nasir’deki ara sıra yaşanan karşılıklı çatışmalarla noktalanan nehir trafiğine pusu kurmakla sınırlandırdı, fakat 1965 de Akobo’da çok ciddi bir yenilgi yaşadılar. Düzenli uçuşlar yapan hava kuvvetlerine ve Malakal’dan Etiyopya sınırına kadar köylerin rastgele bombalanmasına rağmen, Etiyopya yoluyla getirilen İsrail silahları ile donatılan Nver Anya-Nya 1970’de daha organize bir saldırıya başladı. Ordu konvoyuna saldırdılar ve Sobat Nehrindeki bir gemiyi batırdılar. Bir aylık sert bir çarpışmanın ardından Nver Anya-Nya 150 nin üzerinde Sudan askeri öldürdükleri Pocahalla’yı ve çok sayıda kuvveti, cephaneyi ve hatta 82 mmlik topları ele geçirerek Kasım 1970’de ve ocak 1971 de en büyük zaferlerini elde etti. Aynı kış sezonu boyunca İsrail’de eğitilen subaylar tarafından yönetilen Bahr-al-Ghazal Anya-Nya, programlı biçimde Wou’daki ana yollara mayınlar döşedi, Tead Adhol’de zırhlı bir kola pusu kurdu ve Wau’ya ulaşan stratejik demiryolu noktalarını ele geçirdi. Anya-Nya’nın bu korkutucu dirilişi, şimdi Kuzey Sudan boyunca 13000 kişiye ulaşmıştı, buna rağmen bu diriliş Kuzey ordusunu güneydeki çok iyi mevzilendiği kasabalardan çıkarmak için hala yetersizdi. Bununla birlikte Sudan Ordusu’nun, 1971’de Güney Sudanı fethetmeyi başaramayacağı anlaşıldı ve Başkakan Numayri’nin Güney Sorununu politik bir yolla çözmekten başka bir seçeneği kalmadı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder