The
northern Sudanese, much like the Boers who adopted a new geographic (Afrikaner)
identity, deftly created a new identity for themselves as awlad al-balad, emphasizing
their link to the soil and disengaging its former owners—their
"black" ancestors. The parallels with the Afrikaner ends with the
adoption of the continental identity stripped of its "blackness."
Another path was taken by the Brazilians, whose "Africanity," like
that of the northern Sudanese, was selectively adopted.73 The
ensuing generations of hybridized Sudanese thus took upon themselves the
mandate of a "civilizing mission" that equated blackness with the
darkness of the jahiliyya and sought to Arabize/lighten and
Islamize/enlighten the inhabitants of Sudan. Through campaigns of conquest,
conversion, and commerce, which condoned the rape and looting of subjugated
communities, a small number of settlers were able to produce and reproduce a
new community that overrode any previous claims to the land by either the
indigenous inhabitants or the settlers. The indigenous inhabitants were either
exterminated or defeated and disenfranchised, while the settlers were
assimilated as the privileged elite of the hybridized polity bent on
constructing the territory in their own image. With control over the waters and
access to its mineral wealth, the settlers of the first millennium claimed
native "rights" by virtue of their representing the multiple entities
that made up the old bilad as-Sudan. The northern Sudanese constructed
"Arab" identities and genealogies and reconstructed Sufi Islam,
adapting it to indigenous frameworks of beliefs. They also Sudanized/nativized
the religion, thereby selectively appropriating elements from the culture of
the settler and the native to create a new synthesis that would privilege the
hybridized Sudanese and marginalize both the indigenous communities and Arab
settlers.Sudan: The
Elusive Quest for Peace, Ruth Iyob, Gilbert M. Khadigala,s,67
Until
1969 the ill-equipped Nuer Anya-Nya had confined their military operations to
the provincial capital, Malakal, and to ambushing river traffic, punctuated by
occasional firefights at Pochalla in 1963 and Nasir in 1964, but they suffered
a severe defeat at Akobo in 1965. Despite the air force flying regular sorties
and indiscriminately bombing villages from Malakal to the Ethiopian border, the
Nuer Anya-Nya, now equipped with Israeli weapons through Ethiopia , launched a
better-coordinated offensive in 1970, ambushing army convoys and sinking a
steamer on the Sobat river. After a month of heavy fighting the Nuer Anya-Nya
scored their greatest victory in December 1970 and January 1971, capturing
Pocahalla, where they killed over 150 Sudanese troops, and seizing a large
quantity of arms, ammunition, and even 82mm cannons. During the same winter dry
season the Bahr al-Ghazal Anya-Nya, led by officers trained in Israel ,
systematically mined the major roads to Wau, ambushed an armored column at
Tead-Adhol, and ripped up the rails of the strategic railway line to Wau. This
startling resurgence of the Anya-Nya, now numbering some 13,000 men throughout
southern Sudan ,
was nonetheless insufficient to drive the northern Sudanese army from the
heavily fortified towns in the South. They had, however, clearly demonstrated
by 1971 that the Sudanese army was incapable of conquering southern Sudan ,
leaving President Numayri with no other option but to resolve the Southern
Problem by a political solution. (Robert O.Collins A History of Modern Sudan ,
s, 107-108)
SUDAN
Yeni
bir coğrafi kimlik(Africanity) benimseyen Boerler gibi kuzey Sudanlılar da,
toprağa olan bağlarını vurgulayarak ve buranın önceki(eski) sahiplerini-
“zenci” atalarını devreden çıkararak awlad al-balad olarak kendilerine ustaca
yeni bir kimlik yarattılar. Afrikaner(Hollanda asıllı güney Afrikalılar) ile
olan paralellikler, zencilikten(siyahlıktan) sıyrılmış kıtasal kimliğin
benimsenmesi ile sona erer. Bir diğer yol, Africanity(Afrikalılığı) kuzey
Sudanlılarınki gibi seçici olarak benimseyen Brezilyalılar tarafından alındı. Böylece melezleştirilmiş Sudanlıların sonraki
nesilleri, siyahlığı cahiliye döneminin karanlığı ile bir tutan ve Sudan’ın
yerlileri için Arap aydınlanmasını ve İslam aydınlanmasını arayan “uygarlaşma
görevi” nin mandalığını(boyunduruğunu) üstlendiler. Tecavüze ve zapt edilmiş
toplulukların(halkların) yağmalanmasına göz yuman fetih, dönüşüm ve ticari kampanyalar
yoluyla çok az sayıdaki göçmen(yerleşimci), ya yerli halktan ya da göçmenlerden
gelen toprak iddialarını bastıran yeni bir toplum meydana getirebildi ve
geliştirebildi. Kendi kafalarındaki gibi bir ülke inşa etmeye yönelik göçmenler
melezleştirilmiş yönetiminin ayrıcalıklı seçkin sınıfı olarak asimile edildiler,
fakat yerli halk ya yok edildi veya bozguna uğratıldı ya da mahrum
bırakıldılar. Su kaynakları ve maden zenginlikleri üzerinde kontrol gücü ile
birlikte 1000 yıldır burada yaşayan göçmenler, eski bilad as-Sudan’ı oluşturan
bu çok kimlikliliği temsil etme erdemiyle tabii “hak” iddia ettiler. Kuzey Sudanlılar
“Arap” kimlikleri ve şecereleri oluşturdular ve onu yerli inanç çerçevesine
uyarlayarak Sufi İslam’ı yeniden inşa ettiler. Ayrıca dini
Sudanlaştırdılar/yerlileştirdiler, dolasıyle melezleştirilmiş Sudanlıları
ayrıcalıklı kılacak ve hem yerli toplulukları hem de Arap göçmenleri yalnız
bırakacak(tecrit etmek) yeni bir sentez yaratmak için göçmen ve yerli halkın
kültüründen öğeler benimsediler.
Yeterli
donanıma sahip olmayan Nver Anya_Nya, 1969’a kadar askeri operasyonlarını
eyalet başkenti Malakal ve 1963’de Pochalla’daki ve 1964’de Nasir’deki ara sıra
yaşanan karşılıklı çatışmalarla noktalanan nehir trafiğine pusu kurmakla
sınırlandırdı, fakat 1965 de Akobo’da çok ciddi bir yenilgi yaşadılar. Düzenli
uçuşlar yapan hava kuvvetlerine ve Malakal’dan Etiyopya sınırına kadar köylerin
rastgele bombalanmasına rağmen, Etiyopya yoluyla getirilen İsrail silahları ile
donatılan Nver Anya-Nya 1970’de daha organize bir saldırıya başladı. Ordu
konvoyuna saldırdılar ve Sobat Nehrindeki bir gemiyi batırdılar. Bir aylık sert
bir çarpışmanın ardından Nver Anya-Nya 150 nin üzerinde Sudan askeri
öldürdükleri Pocahalla’yı ve çok sayıda kuvveti, cephaneyi ve hatta 82 mmlik
topları ele geçirerek Kasım 1970’de ve ocak 1971 de en büyük zaferlerini elde etti. Aynı kış sezonu boyunca
İsrail’de eğitilen subaylar tarafından yönetilen Bahr-al-Ghazal Anya-Nya,
programlı biçimde Wou’daki ana yollara mayınlar döşedi, Tead Adhol’de zırhlı bir kola pusu kurdu ve
Wau’ya ulaşan stratejik demiryolu noktalarını ele geçirdi. Anya-Nya’nın bu
korkutucu dirilişi, şimdi Kuzey Sudan boyunca 13000 kişiye ulaşmıştı, buna
rağmen bu diriliş Kuzey ordusunu güneydeki çok iyi mevzilendiği kasabalardan
çıkarmak için hala yetersizdi. Bununla birlikte Sudan Ordusu’nun, 1971’de Güney
Sudanı fethetmeyi başaramayacağı anlaşıldı ve Başkakan Numayri’nin Güney
Sorununu politik bir yolla çözmekten başka bir seçeneği kalmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder